Abd

‘Paşinyan dünyadaki gidişatı ne kadar kötü ve eksik okuduysa, Aliyev de o kadar doğru okudu’

Gürcistan seçimleri yaklaşırken, yabancı ülke ve kuruluşlardan fon alan medya kurumları ve STK’lar hakkındaki kanun tartışmaların odağı olmayı sürdürüyor.

İktidardaki Gürcü Rüyası – Demokratik Gürcistan Partisi Genel Sekreteri ve Tiflis Belediye Başkanı Kaha Kaladze, Gürcistan’daki muhalefetin sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yabancı hükümetler tarafından açıkça finanse edildiğini açıkladı.

Kaladze açıklamasında, bu durumu başka bir ülkenin iç siyasi meselelerine doğrudan bir müdahale olduğunu belirtti.

Öte yandan Rusya lideri Vladimir Putin’in Bakü ziyaretinde BRICS’e başvuran Azerbaycan, Ermenistan’dan yeni bir barış teklifi aldı. Ermenistan’ın 17 maddelik barış metnindeki 13 maddeyi kabul ettiği, 4 maddeyi ise sonra görüşmek istediği aktarıldı.

Bloomberg ise bugün yayınladığı bir makalede, Türkiye Cumhuriyeti’nin de BRICS’e üyelik için resmen başvurduğunu iddia etti.

Kafkasya’daki son durumu, Ermenistan’ın Azerbaycan ile barış görüşmelerini, Paşinyan iktidarının Batı’dan aldığı desteği ve Bloomberg’in Türkiye iddiasını, Prof. Dr. Barış Doster ile konuştuk.

‘Batı ittifakı, Paşinyan’ın iktidarını korumasını sağladı’

Nikol Paşinyan’ın başta ABD hegemonyasının çöküşü olmak üzere dünya siyasetini yanlış değerlendirdiği tespitini aktaran Prof. Dr. Doster, bu sebeple Ermenistan’ın başta Rusya ve Azerbaycan olmak üzere bölgedeki komşuları ile ilişkilerinin giderek kötüleştiğini vurguladı:

“Bana sorarsanız Paşinyan iktidarı, dünyanın gidişatını uzun bir zamandır yanlış okuyor. Hem ABD emperyalizmine bağlılar, hem Avrupa Birliği emperyalizmine taleplerle yaklaşıyorlar hem de NATO konusunda adımlar atıyorlar. Öte yandan Rusya lideri Putin’e ilişkin bir karar çıktı. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeliği askıya alındı. Tüm bunları alt alta yazarsak, Paşinyan’ın güç merkezinin Atlantik’ten Avrasya’ya kaydığını göremediğini anlayabiliriz. Bu işin ilk boyutu. İşin ikinci boyutu ise Paşinyan, Ermenistan iç siyasetinde Batı yanlısı ittifakların lideri ve sözcüsü olarak seçimleri kazandı. O yüzden Paşinyan, Karabağ’da Azerbaycan’a karşı aldığı ezici yenilgiye rağmen koltuğundan olmadı. Bu tür yenilgiler normalde liderleri koltuğundan eder fakat Paşinyan’ın arkasındaki ABD, AB, Kanada ve Fransa’dan oluşan Batı ittifakı, iktidarını korumasını sağladı. Normalde Azerbaycan’a karşı bu kadar büyük bir hezimet yaşayan bir siyasetçinin Erivan’da başbakanlık koltuğunda oturamaması beklenirdi. Bir de tabii Paşinyan ısrarla Putin’in nasırına basıp Rusya ile ipleri gerdiğini görüyoruz. Paşinyan’ın dünya tarihi ve siyaseti konusundaki bilgisizliği bu şekilde gözler önüne serildi.”

‘Paşinyan dünyadaki gidişatı ne kadar kötü ve eksik okuduysa, Aliyev de o kadar doğru okudu’

Prof. Dr. Barış Doster’e göre Ermenistan’ın tersine dünyayı doğru okuyabilen Azerbaycan, kartlarını doğru oynadı ve işgal altındaki topraklarını kurtarmayı başardı:

“Azerbaycan’da durum tam tersi. Paşinyan dünyadaki gidişatı ne kadar kötü ve eksik okuduysa, Aliyev de o kadar doğru okudu. Rusya’nın 2000’lerde Putin iktidarıyla başlamak üzere öncelikle yakın çevrelerde etkisi arttı. Daha sonra uzak bölgelerde de etkisini gösteren Rusya, enerjiyi başarılı bir diplomatk koz olarak kullandı. Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS yükseldi. Aliyev bunları gördü ve zamanı çok iyi kolladı. Azerbaycan’ın Türkiye ile, Rusya ile, İsrail ile ilişkileri çok iyi. Son zamanlarda İran’la ilişkilerini bizdeki deyimle ‘normalleştirme’ çabaları var. Normalde Ermenistan – Azerbaycan ihtilafında geleneksel olarak Ermenistan’ın arkasında duran ABD ve AB ile ilişkiler dengeli bir şekilde yürütüldü. Zaman, zemin ve kuvvet dengesi kollandı ve vakti gelince askeri ve diplomatik hamleleri kullanan Aliyev, Ermenistan’ın işgali altındaki topraklarını kurtarmayı başardı.”

‘Ermenistan’ın çok fazla çıkış kapısı olmadığını görüyoruz’

Ermenistan ekonomisinin dibe vurduğunu kaydeden Doster, çıkış yolu kalmayan Paşinyan’ın Azerbaycan ile anlaşabilmek için çeşitli yollar aradığını belirtti:

“Buradan bakılınca, Ermenistan’ın çok fazla çıkış kapısı olmadığını görüyoruz. Öncelikle Ermenistan’ın coğrafyası elverişli değil. İkincisi, yeraltı kaynakları zengin değil. Üçüncüsü, ekonomisi çok ama çok kötü. Dört, siyasi istikrar söz konusu değil. Sadece Batı ve diaspora desteği ile bir ülkenin ayakta kalması mümkün değil. Zaten Paşinyan’ın bu yanlış politikaları yüzünden bölgedeki tüm ittifaklardan dışlanmış bir Ermenistan var ortada. Hem Rusya ile hem Türkiye ile hem Azerbaycan ile arası kötü. Gürcistan ile arası limoni. Sadece yakın coğrafyada İran desteği var. Uzaktan da ABD ve AB desteği. Sadece bu desteklerle ayakta kalmak mümkün değil. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Ermenistan, ’Azerbaycan ile 17 maddenin 13’ünde uzlaştık. Kalan 4 maddenin de özünde uzlaşmaya çok yakınız’ şeklinde çıkışlar aramakta çünkü başka bir çıkışı kalmadı Paşinyan’ın.”

‘Azerbaycan’ın İsrail ile olan bağı sebebiyle ABD kampında yer aldığını söylemek gerçekçi değil’

Prof. Barış Doster’e göre Azerbaycan’ın İsrail ile iyi ilişkilerinin sebebi Aliyev’in Batı kampında yer alması değil aksine dengeli bir siyaset yürütme arzusundan kaynaklanıyor. Doster, Azerbaycan’ın İsrail ilişkileri sebebiyle ‘ABD yanlısı’ olarak nitelendirilmesinin gerçekçi ve nesnel olmadığı değerlendirmesinde bulundu:

“Hem anne baba tarafından Azerbaycan kökenli bir çocuk olarak, hem doktora tezi ulu önder Atatürk’ün Türk dünyası siyaseti olan birisi olarak, Azerbaycan’la alakası yüksek bir arkadaşınızım. Haksızlık etmemek lazım. Azerbaycan’ın İsrail ile olan bağı sebebiyle ABD kampında yer aldığını söylemek gerçekçi olmadığı gibi bilimsel ve nesnel de değildir. Azerbaycan, gerçekçi manada devletin çapını ve ölçeğini bilir. Siyasi, iktisadi ve askeri güç unsurlarının toplamını bilir ve bölgede dengeli bir siyaset gütmek ister. İsrail ile Azerbaycan’ın arası çok iyi. Hatta İsrail’in Azerbaycan’a silah sağladığı, askeri tatbikatlar yaptıkları vs. basına yansıdı fakat biz aynı Azerbaycan’ın İran ile ilişkilerini iyileştirmeye çalıştığını görüyoruz. Azerbaycan, Avrasya toplamının büyük gücü değildir. Azerbaycan, Kafkasya’da Gürcistan ve Ermenistan ile mukayese edildiğinde daha büyük bir güçtür ve Azerbaycan bu gerçekliği bilir.”

‘Zamanında Soros’un fonlaması ile Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da renkli devrimler yapıldı’

Gürcistan’da yaklaşan seçim öncesi atmosferin, 2003-2005 Gürcistan renkli devrimi sürecini ve George Soros’un fonladığı siyasi hareketleri anımsattığı değerlendirmesinde bulunan Prof. Dr. Doster, seçimin Kafkasya için kritik olacağını vurguladı. Gürcistan’ın yaşadıkları ve 2008’de Rusya’ya karşı giriştiği askeri çatışmada kaybettiklerinin ortada olduğunun altını çizen Doster’e göre Zelenskiy bu yaşananlardan ders çıkarmış olsaydı, Ukrayna bugün büyük bir krizin parçası olmayabilirdi:

“2003, 2004 ve 2005 yıllarına dönersek, dünyaca ünlü borsa vurguncusu George Soros’un fonlaması ile sırasıyla Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da renkli, turuncu, gül-lale devrimleri yapılmıştı. Bizim bu ‘Yetmez ama evet, özür diliyoruz nokta kom’ ekipleri oralara demokrasi geldiğini zannediyordu. Kıbrıs’ta bunların uzantıları var ‘Zamanı geldi baharda Avrupa’ şeklinde. Şimdi bütün bu liberal cenaha baktığımızda, Gürcistan’ın NATO ile flört etmesinden, AB’nin havuç uzatmasından dolayı bu bölgeye Gürcistan üzerinden demokrasi, insan hakları vs. geleceğini zannediyorlar. Tabii her zamanki yanılgılar içerisindeler. Neden? Gürcistan son derece haklı bir şekilde ‘Buradaki medya kuruluşları ve STK’lar eğer dışarıdan fon alıyorsa bunun için yasa çıkartacağız ve bu konuda listemiz olacak’ dedi. Bağımsızlığı, egemenliği ve bütünlüğü konusunda hassasiyeti olan her ülke, kendi çerisindeki medya, STK ve sendika kuruluşlarının mali kaynaklarını haklı olarak denetlemek ister. Bu, doğrudan ülkelerin egemenliği ile alakalı bir mevzudur.

Ben usulden ve esastan Annan planına karşıydım, o dönemi hatırlıyoruz. Avrupalı diplomatlar, tanımadıkları KKTC’ye gidip, bizim Viyana Konvansiyonu’ndan beri öğrendiğimiz tüm kuralları hiçe sayarak Annan Planı’nın KKTC’de yüksek evet oyu alması için her türlü faaliyeti yapmışlardı. Biz bu tür olayları kendi ülkemizde de hatırlıyoruz. Türkiye’nin egemenliğine ve bağımsızlığına karşı bu Soros solcularının ve FETÖ’nün solcularının desteğiyle her türlü hesapların yapıldığını biliyoruz. Aynı durum Gürcistan iç siyasetinde de var. Buna karşı çıkanı derhal ‘Rus ajanı’ diye damgalama peşindeler. Biz buna alışığız, Türkiye’de de gördük. Ancak Gürcistan’daki seçimler eğer 2003, 2004, 2005 fonunda tutulursa bıçaksırtı olur. Bir tarafta parlamento çoğunluğu ve Başbakan var. Diğer tarafta Cumhurbaşkanı var. Buna bakınca Gürcistan’da ilerideki haftalarda yapılacak seçimler, Gürcistan’ın konumu ve ilişkileri itibarıyla Kafkasya’da belirleyici olabilir.

Biz 2008 yazında Rusya’nın Gürcistan üzerinden ABD emperyalizmine silah gösterdiğini hatırlıyoruz. 2008 ağustos ayında ne oldu? Rusya ve Gürcistan savaştı. Abhazya ve Güney Osetya, Gürcistan’dan koptu. Hatta o sırada televizyonlarda dönemin Gürcü liderinin kırmızı renkli kravatını yediğini hatırlıyoruz. Keşke Zelenskiy bu Gürcistan olaylarından bir parça ders alsaydı da ülkesini ABD ve AB emperyalizminin peşine bu kadar takıp bölgeyi karıştıracak, Rusya ile gerilimi artıracak adımlar atmasaydı. Bu sebeple Gürcistan’da yaklaşan seçimler çok önemli. Yeni bir renkli lale-gül devrimi kalkışması olarak gözlemliyorum ben bu yabancı ajanslar yasası üzerinden yapılan ayaklanmaları. Çünkü Ermenistan’ın askeri, siyasi ve iktisadi gücünün bölgedeki gerilime yetmediğini görüyoruz. Ermenistan’ı ABD tamamen kendi güdümüne alsa bile yetmez. Yanına bir ülke daha eklemesi lazım.”

‘Paşinyan, Türkiye ile gerilim sayesinde kazanabileceği bir şey olmadığını gördü’

Prof. Dr. Barış Doster’e göre Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, basındaki iddiaların aksine Türk yanlısı veya Türkiye dostu değil. Paşinyan’ın Ermenistan’ın sadece Batı emperyalizminden gelen destek ile Türkiye ile anlaşmazlıklarını sürdüremeyeceği gerçeğini anladığını vurgulayan Doster, diğer yandan Ermenistan’ın ABD ve AB destekli bir şekilde krizlerin parçası olduğunu sözlerine ekledi:

“Paşinyan Türk yanlısı veya Türkiye sevdalısı bir adam değil. Ancak Paşinyan, Türkiye ile olan ilişkilerde gerçeği görüyor. Paşinyan dünyayı okuyamadı; ABD’nin hegemonya kaybını, Fransa’daki istikrarsızlığı okuyamadı. Bunları göremeyen Paşinyan, Türkiye ile gerilim sonrasında kazanabileceği bir şey olmadığını görebildi. Türkleri sevme durumu yok. Paşinyan en son sözde soykırım iddiaları ile ilgili ‘Büyük felaket’ dedi. Soykırım demedi. Batı literatüründeki bir kavramı kullandı. Soykırım dememesinin sebebi bir kere tarihsel gerçekler. Uzaklara gitmeye gerek yok. Tarihteki ilk Ermenistan’ın Başbakanı Hovhannes Kaçaznuni, ‘Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok. Biz büyük güçlerin oyuna getirmesiyle Türklere çullandı kve kaybettik’ şeklindeki raporları ortada. Arşiv ve tarih Paşinyan’ın aleyhine.

Tabii benim en başından beri savunduğum, Türkiye ve Ermenistan arasındaki arşiv değil siyaset meselesidir. Bu gerilimin tarafları Türkiye ve Ermenistan değildir. Ermenistan’ın o kadar gücü yoktur. Taraflar Türkiye ve Batı emperyalizmidir. Batı emperyalizmi, Ermenistan’ı Türkiye’ye karşı cepheye sürmektedir. Bizim Ulusal Kurtuluş Savaşımız, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İttihatçı kahramanlarımız toptan soykırım suçuyla itham edilmek istenmektedir. Paşinyan bunları en azından görüyor ve gerçekçi davranıyor. Ermenistan hem Rusya ile hem Azerbaycan ile gerilim içinde. Gürcistan ile arası limoni. İran’dan umduğu desteği bulamıyor. İran’ın kendi sorunları var. Batı’nın desteği, Ermenistan’ı ayakta tutmaya yetmiyor.

Ermenistan’ın bölgedeki en iri kıyım komşularından olan Türkiye ile büyük sorunları var. Sadece soykırım iddiaları yok, bir de ASALA terörü var. Paşinyan bu durumda ne yapacak? Ermenistan ekonomisi çok kötü. Kitlesel göç veriliyor. Ermenistan şu anda sadece ABD’nin, AB’nin ve diasporanın yardımıyla yaşamaya çalışıyor. İşte Paşinyan bu gerçekleri görüyor olacak ki kendi halkını ikna etmeye çalışıyor, Türkiye ile ilişkileri normalleştirme fikrini anlatmaya çalışıyor. Çünkü siyasi, askeri, iktisadi ve diplomatik olarak Ermenistan’ın gücü fazlasıyla tükendi. Ermenistan, komşularıyla bu husumetleri yürütecek durumda değil ve Erivan aleyhine birçok dinamik ortaya çıkıyor.”

‘BRICS üyeliğini Türk kamuoyuna anlatmanın kolay olduğunu düşünüyorum’

Bloomberg’in “Türkiye BRICS’e başvurdu” iddiasını değerlendiren Prof. Dr. Doster, geniş coğrafi dağılımı ve yüksek ekonomik potansiyeli sebebiyle BRICS üyeliğini desteklediğini söyledi:

“Ben başından beri, yani 30 yıldır bu konularda yazıp-çizen bir sosyal bilimler öğrencisi ve meslektaşınız olarak; akademik ve politik manada hem usulden hem esastan NATO ve AB’ye karşıyım. Umarım Bloomberg’in dedikleri doğrudur. Türkiye’nin BRICS üyeliği umarım en kısa sürede gerçekleşir. BRICS üyeliğinin ticari boyutu büyük. BRICS, küresel güneyin önemli bir örgütü. BRICS üyelerinin coğrafi dağılımı da kritik. BRICS’in potansiyeli dikkat çekiyor bu manada: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika üye. Son zamanlarda Mısır, Etiyopya, İran ve Suudi Arabistan katıldı. Arjantin girdi-çıktı iktidar değişikliği yüzünden. BRICS’in şu andaki mevcut üyeleri ve diyalog ortakları toplamına bakarsak çok önemli bir örgüt görüyoruz. Potansiyel üyeleri, gözlemcileri çok. BRICS, ŞİÖ gibi savunma alanı öne çıkan bir örgüt değil. Ticari boyutu öne çıkan, Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya üyeleri yayılan geniş bir örgüt. Dolayısıyla ben BRICS üyeliğinin Türkiye için daha rahat olduğunu ve iç kamuoyuna anlatması daha kolay bir üyelik olduğunu düşünüyorum. Akademisyen olarak da bu üyeliği destekliyorum.”

omerli-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort