Ahmet Şık: Oklar Her Zaman Aynı Yapıyı Gösteriyor.
Türkiye Personel Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Plan ve Bütçe Kurulu’nda İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında, “Yargıdaki rüşvet çetelerinin izini sürdüğümüzde Sinan Ateş suikastı ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararlarını uygulamayanlar için oklar her defasında aynı yapıya işaret ediyor.Öyle ki bugün bu klik, 3. Yargıtay Ceza Dairesi, “Geçmiş tecrübelerimize göre ikinci bir paralel devlet yapılanmasıyla mı karşı karşıyayız ve bu zümre hakkında soruşturma yapılacak mı?” diye sordu.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanlığı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde, Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi için TBMM Başkanlığı’na talepte bulundu. Yargıtay, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Seyahat davasında aldığı cezanın infazına başlanarak milletvekilliğinin düşürülmesine karar verdi. Kararın bir örneğinin gönderilmesi ve Atalay’ın haklarının ihlal edilmesine karar veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması kararını değerlendirdi. Şık şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığı’nın son yılların en sakin ve kibar bütçe komisyon toplantısına tanık oluyoruz. Selefinizle aranızdaki nitelik farkını ortaya koyan bu tavrınız için size teşekkür etmek istedim. Bu kalite farkından dolayı Geçtiğimiz yıllarda sorduğumuz selefinizle aynı tutumu sergilemeyin, cevap vermek yerine demagoji yapmayı tercih edin.” Umutla birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Konu, İçişleri Bakanı olduğunuz ve çetelere/mafyaya yönelik bir çalışma yürüttüğünüz için hem sizi, hem de bazı suç iddiaları içerdiği için yargıyı ilgilendiriyor. Resmi savunma kararı önceki İçişleri Bakanı tarafından itirafçı oluncaya kadar uzatılan organize suç örgütünün elebaşı Sedat Peker, yakın geçmişte bazı açıklamalar, itiraflar ve iddialarda bulunmuştu. Suç duyurusu niteliğindeki bu açıklamalar, sizin bakanlığını yaptığınız siyasi iktidarı ve selefiniz Süleyman Soylu’yu büyük endişelendirdi.
” AYHAN BORA KAPLAN’IN YAZISI SÜLEYMAN SOYLU’NUN İÇİŞLERİ BAKANLIĞINDA OTURAN BİRİSİYLE NASIL İLİŞKİSİ VAR? NE OLDUĞUNU BULABİLİR MİYİZ?
Peker’in tezleri rüşvet, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, uyuşturucu ticareti, suikast girişimi, yasa dışı silah dağıtımı, siyasetçilerin mafyadan para alması, dolandırıcılık ve kara para aklama gibi yüzlerce suçu kapsıyordu. Yüzlerce iddia, ifşa ve itirafa rağmen yargının soruşturma açtığı tek konu Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’ya yönelik AKP iktidarı döneminde gerçekleşmeyen suikast oldu. Ne yazık ki geriye kalan yüzlerce suç iddiasını ele alacak mesleki ahlaka ve cesarete sahip bir savcı yoktu. Konu çete oluşumuna gelince ve birkaç ay sonraki performansınıza bakınca bu konuyla ilgilenecek misiniz merak ediyorum. Peker’in iddiaları ve itiraflarıyla ilgili gazeteci arkadaşlarımla kitap yazdım. Selefiniz bakan, muhtemelen kendi yolundan gittiği için bu iddialara karşı herhangi bir işlem yapmadı. Göreve geldiğinizden bu yana mafya ve çetelere karşı mücadele veren sizlerin, Duvar adlı kitabımızın konusu olan ülkede çöken çeteye karşı da mücadele etmenizi umarak kitabı sizlere sunuyorum. Konuşmamı birkaç soru sorarak bitireceğim. Süleyman Soylu’nun kuzeni Sadık Soylu’nun işyeri önünde cep telefonuyla konuşarak kendisine çağırdığı, uyuşturucu ticareti ve mafya faaliyetleriyle tanınan ve ancak siz göreve geldikten sonra tutuklanabilen Ayhan Bora Kaplan nasıl bir duruma düştü? 15 Temmuz gecesi TRT binasında İçişleri Bakanlığı koltuğunda Süleyman Soylu gibi birisi mi oturuyordu? Bir ilişki olup olmadığını öğrenebilecek miyiz? Bir içişleri bakanının, nerede, nasıl, neden tanışmış olursa olsun, savaşması gereken bir mafya lideriyle böyle bir ilişki içinde olması suç değil mi? Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soruşturmanın azmettiricilerini öğrenebilecek miyiz? Polat çiftinin kara para akladığı yönündeki iddialar oldukça yaygın. Aklanan paraların içerisinde bazı siyasilerin isimlerinin de yer aldığı yönünde iddialar duyuyoruz. Bu konuyla ilgili herhangi bir araştırma yapıyor musunuz? Geçmişte acıları Cumhurbaşkanlığı makamında duyulan ve faillerinin bulunacağı sözü verilen Cumartesi Anneleri, en yüksek yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen her hafta hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıyor. Soylu dönemden miras kalan hukuksuzlukta ısrar mı edilecek?
” O kadar ki bu tıklama, YÜKSEK MAHKEME 3’ÜNCÜ CEZA DAİRESİNİN ALDIĞI KARAR SONUCU, SİYASİ BASKILARLA BUGÜN ANAYASA MAHKEMESİNİ KAPATMIŞ OLABİLİR.”
Yargıdaki rüşvet çetelerinin, Sinan Ateş suikastının, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayanların izini sürdüğümüzde oklar her defasında aynı yapıya işaret ediyor. Öyle ki bugün bu klik, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği kararla siyasi baskı altında Anayasa Mahkemesi’ni adeta kapattı. Geçmiş tecrübelerimize dayanarak soracak olursak; “İkinci bir paralel devlet yapılanmasıyla mı karşı karşıyayız ve bu zümreye yönelik bir soruşturma yapılacak mı?”